Teknoloji çağında yaşadığımız bu dönemde yapılan son araştırmalara göre Türkiye’de 54 milyon sosyal medya kullanıcısı (Facebook, İnstagram, Twitter vs.) olduğu tespit edilmiştir. Bu kadar yüksek sayıda kullanıcı her gün sosyal medya ağları üzerinden kişisel bilgilerini, fotoğraflarını paylaşmakta, gerek iş amaçlı gerekse özel hayatına ilişkin pek çok konuşma gerçekleştirmektedir. Paylaşım, gönderi ve iletişim bu denli yüksek olduğunda söz konusu sosyal medya platformlarının hukuku etkilemesi kaçınılmaz olmaktadır. Dolayısıyla biz hukukçulara sıkça yöneltilen sorulardan biri de sosyal medya paylaşımlarının hukuk ve ceza davalarında kullanılabilir olup olmadığıdır. Bu soruyu yanıtlayabilmek için öncelikle delilin nasıl elde edildiği hususunun aydınlatılması gerekmektedir.
Sosyal Medya Platformlarından Elde Edilen Delillerin Hukuka Uygun Olarak
Temin Edilmiş Olması Gerekmektedir.
CMK 217. Maddesine göre; “Kişiye yüklenen suç hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilir.” denmiştir. Keza 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “İspat hakkı” başlığını taşıyan 189/2. maddesinde; “Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.” hükmü ile açıkça hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin ispat gücü olmayacağı kabul edilmiştir.
Hukuka aykırı elde edilen deliller ise sosyal medya platformları baz alındığında; kişinin hesabına şifresini kırıp girmek, telefon veya bilgisayarına casus yazılım yükleyerek bilgi edinmek, sosyal medya kayıtlarını çeşitli programlar aracılığı ile değiştirmek şeklinde örneklenebilir. Bu gibi yollarla ele geçirilen deliller davada kullanılamayacaktır. Ayrıca kişi bu eylemi nedeniyle, duruma göre bilişim sistemine yetkisiz erişim (TCK m. 243) , bilişim sistemindeki verilere müdahale (TCK m. 244) veya kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi (TCK m. 136) gibi suçlardan cezalandırılabilecektir.
Sıkça gerçekleştirilen hukuka aykırılıklardan biri de özel hayata yapılan haksız müdahaledir. Özel hayat, başkalarının bilmediği ve bilmesi gerekmediği, kişinin herkesten gizlediği hayatıdır. Sadece bireyi ilgilendiren bu özel alana hiçbir şekilde müdahale edilemez. Hayatın gizli alanı ihlal edilerek bir delil elde edilmiş ise, bunu kim, nasıl ve hangi amaçla elde etmiş olursa olsun söz konusu delil ceza mahkemesinde veya hukuk mahkemelerinde delil olarak kullanılamaz. Kaldı ki, sahte profil oluşturup paylaşımlarda bulunmak veya kişi profillerinde hesap sahibinin bilgisi, muvafakatı ve izni olmaksızın yapılan paylaşımların delil olarak sunulması halinde, bunların 6100 Sayılı HMK'nun 189/2. maddesi kapsamında hukuka aykırı delil kabul edilmesi gerekir.
Sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımların delil olarak kullanılabilmesi için; delilin hesabın sahibi veya hesap sahibi ile aynı paylaşım ortamında (Facebook/WhatsApp/İnstagram ) bulunan kişiler tarafından ileri sürülmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle kişinin sosyal medya paylaşımları, hesap sahibi ve onunla arkadaş olarak ekli kişiler tarafından delil olarak kullanılabilecektir. Veyahut kişinin sosyal medya hesabı üzerinden özel olarak mesajlaştığı kişi, bu konuşmanın tarafı olduğundan bu konuşmaları da delil olarak dava da sunabilecektir. Ayrıca kişinin profili herkese açık durumdaysa o takdirde arkadaş olarak ekli olunmasa dahi herkesin görmesi için gizlenmemiş bu paylaşımlar da davada delil olarak sunulabilecektir.
Bu gibi hukuki yolla elde edilen paylaşımların delil niteliği taşıması için önem taşıyan nokta, paylaşımları yapan kişinin gerçekten hesap sahibi olup olmadığının ispatıdır.
Örneğin bir boşanma davası ele alındığında Facebook kayıtlarının delil olarak hükme esas alınabilmesi için;
Öncelikle bu kayıtların hukuka uygun olarak elde edilmesi,
Bu sosyal medya hesabının diğer eşe ait olduğunun ispatlanması,
Delil olarak sunulan paylaşımların diğer eş tarafından yapıldığının ispatlanması ve
Başka deliller ile desteklenmesi gerekmektedir.
Görüldüğü üzere paylaşımı yapan kişinin tespiti delilin hükme esas alınıp alınmaması noktasında büyük önem taşımaktadır. Paylaşımı yapan kişinin IP adresi, yaklaşık olarak konumu tespit edilebiliyor olsa da kişinin kimliğine ilişkin şüpheler devam edecektir. Zira kişinin sosyal medya hesabı çalınmış veya oturumu açıkken paylaşımı onun hesabından başka biri yapmış olabilme ihtimali devam etmektedir. Ayrıca günümüzde sosyal medya kayıtları üzerinde değişiklik yapabilecek programlar da mevcuttur. Bu nedenle sosyal medya kayıtları tek başlarına güvenilir bir delil olarak kabul edilmemektedirler. Kişinin iddiasını ispatlayabilmesi için sosyal medya kayıtlarını başka delillerle (tanık vb.) desteklemesi gerekmektedir. Ancak yan delillerle desteklendiği halde sosyal medya paylaşımlarının hükme esas alınabilmesi mümkündür.
Detaylı bilgiler ve sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Av. Pırıl NARİN
Comentários