
9. Yargı paketi olarak adlandırılan 7531 sayılı "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" 14.11.2024 tarihli ve 32722 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, İcra ve İflas Kanunu, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve diğer birçok mer'i mevzuatta değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler aşağıdaki yazımızda başlıklar halinde ele alınarak anlatılacaktır.
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda yapılan değişiklikler:
Evlilik birliği içinde doğan çocuğun babasının, gerçek baba olmadığı yönündeki iddiayı neticelendirmek amacıyla hukukumuzda Türk Medeni Kanunu'nun 286-291. maddeleri arasında yer alan soybağının reddi davasını önceden yalnızca baba ve çocuk açabiliyorken son değişiklikle anneye de bu davayı açma hakkı verilmiştir. Koca/baba doğumu veya baba olmadığını öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde, çocuk ergin olduğu tarihten itibaren bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabiliyorken yapılan düzenlemeyle birlikte anneye de doğumdan itibaren bu davayı açmak için bir yıllık hak düşürücü süre tanınmıştır.
Soybağının reddi davasıyla ilgili yapılan bir diğer değişiklik ise TMK'nın 291. maddesinin ilk fıkrası olarak "Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde baba olduğunu iddia eden kişi, kocanın altsoyu, anası veya babası, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir." hükmünü eklemek suretiyle yapılmıştır. Aslında bu hüküm yeni olmamakla beraber "baba olduğunu iddia eden kişi" ibaresi Anayasa Mahkemesi'nin 23.01.2024 tarihli 2023/135 E., 2024/18 K. künyeli kararı ile iptal edilmiştir. Fakat 9. yargı paketiyle birlikte kanun koyucu aynı ifadeyi tekrar yasalaştırmıştır.
9. Yargı paketiyle yapılan bir diğer önemli değişiklik de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Türk Medeni Kanunu'nun 314. maddesinin 4. fıkrası olan “Eşler tarafından birlikte evlât edinilen ve ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlât edinen eşlerin adları yazılır.” hükmünün yeri daha kapsamlı şekilde doldurulmuştur. Hüküm eski haliyle sadece eşlerin birlikte evlat edinmeleri durumunu düzenlemektedir. Yeni hali ise "Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına, birlikte evlat edinmede ana ve baba adı olarak evlat edinen eşlerin adları; tek başına evlat edinmede ise ana veya baba adı olarak evlat edinenin adı yazılır. Evlat edinilen diğer kişiler hakkında, talepleri halinde bu hüküm uygulanır." şeklindedir. Buradan da anlaşılacağı üzere tek başına evlat edinme, eşlerin farklı zamanlarda aynı kişiyi evlat edinmesi, üvey evladın evlat edinilmesi, ayırt etme gücüne sahip küçüklerin evlat edinilmesi veya ergin ya da kısıtlının evlat edinilmesi hâlleri için herhangi bir düzenleme eski madde metninde öngörülmüyorken yeni madde metninde yapılan düzenlemeyle boşluklar doldurulmuştur. Yapılan düzenlemeyle, ayırt etme gücüne sahip küçüğün ya da kısıtlının eşler tarafından birlikte evlat edinilmesi, üvey evladın evlat edinilmesi ve tek başına evlat edinme hâllerinde, evlat edinenlerin nüfus sicilinde ana ve/veya baba olarak kaydedilmesine imkân tanınmıştır.
2.Türk Ceza Kanunu'nda Hakaret Suçuna Özgü Şikayet Süresi Düzenlemesi:
Türk Ceza Kanunu'nda yer alan m.73/1-2 hükümlerine göre şikayete bağlı suçlar için şikayet süresi fiilin ve failin kim olduğunun öğrenildiği günden itibaren altı aydır. Fakat yapılan düzenlemeyle 73. maddenin ikinci fıkrasına "Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikâyet süresi, her ne suretle olursa olsun fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren iki yılı geçemez" cümlesi eklenmiştir. TCK m.131/1 gereğince kamu görevlilerine karşı işlenen hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olmadığından bu düzenleme kapsamında değildir. Şikayete tabi olan hakaret suçları ise 9. yargı paketiyle gelen yenilikle beraber fiilin işlendiği andan itibaren 2 yıl içinde şikayete konu olmalıdır aksi halde soruşturulması ve kovuşturulması mümkün olmayacaktır.
3. Ceza Muhakemesi Kanunu'nda Yapılan Değişiklikler:
Ceza Muhakemesi Kanunu'nu m.253/1-a maddesi gereğince şikayete tabi suçlar uzlaştırma kapsamındadır. Yukarıda da bahsedildiği üzere kamu görevlisine karşı işlenen hakaret suçu hariç hakaret suçları şikayete tabi olduğundan uzlaştırma kapsamında yer alır. Fakat CMK m.253/3 hükmünde yapılan düzenlemeyle bu duruma bir istisna getirilmiştir. Türk Ceza Kanunu m.125/2'de yer alan hakaret suçunun mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hali uzlaştırma kapsamına dahil edilmemiştir.
Uzlaştırma açısından bir başka yenilik ise, uzlaştırma teklifi için cevap süresi 3 günden 7 güne çıkarılmıştır. Sürenin uzatılması, hak kaybı yaşanmasının bir nebze de olsa önüne geçmek açısından isabetli olmuştur. Ayrıca uzlaştırmayı konu alan 253. maddenin 19. fıkrasında uzlaşmanın sağlanması halinde, uzlaşma anında tespit edilemeyen veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlar hariç, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağına yönelik yeni bir düzenleme yapılmıştır. Buradan hareketle uzlaştırma müzakereleri olumlu sonuçlandıktan sonra tarafların aynı fiille ilgili tazminat istemeleri söz konusu olamayacaktır.
Kimlerin uzlaştırmacı olabileceği konusunda da yeni bir hüküm ihtiva eden 9. yargı paketi "avukatların veya hukuk öğrenimi görmüş kişilerin" uzlaştırmacı olabileceğini düzenleyen CMK'nın 253/24 maddesini "hukuk fakültesi mezunları" olarak değiştirmiştir. Böylece 2024 yılında ilk kez uygulanan ve artık avukat olma koşullarından biri olan Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'nda başarılı olma şartına takılmadan yalnızca hukuk fakültesini bitirenler uzlaştırmacı olarak görev yapabileceklerdir.
Bu konuda son olarak mahkeme tarafından uzlaştırmanın gerçekleştirilmesi hususunda CMK m.254/2'de bir düzenleme yapılmıştır. Uzlaşma gerçekleştiği takdirde mahkeme, sanığın edimini derhal yerine getirmesi halinde davanın düşmesine karar verir. Fakat edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesine bağlanan sonuçlar açısından değişiklik yapılmıştır. Değişiklik öncesi durumda, ileri tarihe bırakılan veya taksitlendirilen edimi yerine getirecek olan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir ve uzlaşmanın gereklerini yerine getirmeyen sanık hakkındaki hüküm açıklanırdı. Yeni düzenleme sonrasında ise edimin yerine getirilmesinin süreklilik arz ettiği durumlarda mahkeme durma kararı verecektir. Uzlaşmanın gereklerini yerine getirmeyen sanık için yargılama kaldığı yerden devam edecektir.
4. İcra ve İflas Kanunu'nda Açık Artırma Süreciyle İlgili Yapılan Değişiklikler:
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun elektronik ortamda açık artırmaya ilişkin 111/b maddesinde yapılan yenilikle artırmanın uzama süreleri ve usulü bakımından değişiklikler söz konusu olmuştur. Değişiklik öncesi durumda açık artırmadaki teklifler arasındaki fark, satışa çıkarılan malın muhammen kıymetinin binde birinden ve her halükarda yüz Türk Lirasından az olamamaktaydı. 9. yargı Paketiyle birlikte İİK m.111/b, f.4 hükmü, "..teklifler arasındaki fark satışa çıkarılan malın muhammen kıymetinin binde beşinden ve her halde bin Türk Lirasından az olamaz" şeklinde değiştirilmiştir.
Yine aynı maddenin altıncı fıkrasında yer alan "Açık artırma süresinin son on dakikası içinde yeni bir teklifin verilmesi halinde açık artırma bir defaya mahsus olmak üzere on dakika uzar." hükmünde esaslı bir yenilik yapılarak "Açık artırma süresinin son on dakikası içinde yeni bir teklifin verilmesi halinde açık artırma üç dakika uzatılır. Uzatma süresi içinde yeni bir teklif verilmesi halinde açık artırma süresi her yeni teklifin verilmesinden itibaren üç dakika uzatılır. Son uzama süresi içinde yeni bir teklif verilmezse mal en yüksek teklif verene ihale edilir." şeklinde değiştirilmiştir. Ayrıca maddenin devamında Adalet Bakanlığı'na süre açısından yetki verilerek "Uzama sürelerinin toplamı bir saati geçemez. Bir saatlik süre Adalet Bakanlığı'nın kararıyla kısaltılabilir, uzatılabilir veya kaldırılabilir ve bu kararlar Bakanlığın resmi internet sitesinde duyurulur." hükmü eklenmiştir.
5. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nda Yapılan Değişiklikler:
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esasları düzenleyen 6325 sayılı HUAK bağlamında üç önemli yenilik söz konusu olmuştur. Bu yeniliklerin ilki, HUAK m.20 değişikliği ile avukatlık mesleğinde 20 yıl kıdeme sahip olanlar için arabuluculuk yazılı sınavından muaf tutularak arabulucu olma imkanı getirilmiştir. Değişiklik öncesinde kıdeme yönelik bir ayrıcalık olmaksızın sınav mecburiyeti söz konusu idi.
İkinci yenilik, HUAK m.17/B maddesine 6. fıkra eklenmek suretiyle tapu tesciliyle ilgili arabuluculuk sürecinin işlerlik kazanması ve hızlanması amacını taşımaktadır. Madde metni "Anlaşma belgesinin taraflarından biri, icra edilebilirlik şerhi verilmesinden sonra tapu müdürlüğünden tescil talebinde bulunabilir. Tapu müdürlüğünce taşınmaza ilişkin mevzuatta öngörülen gerekli inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra resmi senet düzenlenmeksizin tescil talebi yerine getirilir." şeklindedir. Bu düzenleme öncesinde arabuluculuk görüşmesinde her ne kadar taraflar anlaşsa da mahkeme kararı olmadan tapuda tescile yönelik işlem yapmak mümkün değildi. Fakat yapılan değişiklikle birlikte taşınmazın devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tesisine ilişkin anlaşma belgesi; taraflardan birinin icra edilebilirlik şerhi (yargılama gibi uzun bir süreç gerektirmeyip mahkemeden hızlıca alınabilen bir belgedir) alması suretiyle, tapu müdürlüğünden tescil talebinde bulunmak için yeterli olmuştur.
HUAK ile ilgili üçüncü yenilik ise m.18/A uyarınca arabuluculuk görüşmelerine geçerli bir mazereti olmaksızın katılmayan taraf için öngörülen "..bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulur." cümlesi " bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile karşı tarafın ödemekle yükümlü olduğu yargılama giderlerinin yarısından sorumlu tutulur." şeklinde değiştirilmiştir. Ayrıca bu taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen vekalet ücretinin de yarısına hükmedileceği düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme sırf görüşmeye katılmadığı için tüm giderlerden sorumlu tutulan tarafın sorumluluğunu yarıya indirgediğinden hakkaniyetli bir yaklaşım olmuştur. Diğer taraftan, tarafların arabuluculuk görüşmesini sürüncemede bırakmak için birtakım gecikmeler yaşanmasına sebebiyet verme ihtimalini artırmıştır.
6. Yükseköğretim Kanunu'nda Yapılan Değişiklikler:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun ek 41. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı adlı sınavlarda soru sayıları 120'ye çıkarılmıştır. Bununla birlikte HMGS'ye iş ve sosyal güvenlik hukuku, milletlerarası hukuk, milletlerarası özel hukuk, genel kamu hukuku dersleri; İdari Yargı Ön Sınavı'na ise milletlerarası hukuk, milletlerarası özel hukuk, genel kamu hukuku ve sosyal güvenlik hukuku dersleri eklenmiştir. Bu eklemelerle yargı teşkilatımızı oluşturan hukukçuların nitelikli bir elemeden geçirilmesi amaçlanmakta ve isabetli görülmektedir.
Sonuç olarak, Türk yargısı her yeni yargı paketiyle ideal olana bir adım daha yaklaşmakta, çağa uygun hukuk normlarını bünyesine katmaktadır. Bununla birlikte, yapılması gereken birçok mevzuat güncellemesinin hızlandırılarak adalet sisteminin bir an önce güçlenmesi lazım geldiği açıktır.
Kanunlarda yapılan değişikliklerin güncel takibinin ve yasal süreçlere dair konusunda uzman avukatlardan destek alınması gerektiği de bir diğer önemli gerçek olarak belirtilmesi gerekmektedir. Sizler de güncel yasal mevzuat kapsamında hukuki sorunlarınız için bilgi almak ve tecrübelerimizden istifade etmek için ofisimize müracaat edebilirsiniz.
Hazırlayan: Stj. Av. Melis KOÇ
Editör: Av. Ahmet ÖZDEMİR
Commentaires